CHP'ye yönelik operasyonlarda gözaltına alınan ve ardından tutuklananların aileleri tarafından kurulan Aile Dayanışma Ağı (ADA), onuncu buluşmasını Saraçhane Parkı’nda gerçekleştirdi. Bugünkü buluşmaya eski CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da katıldı.
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu konuşurken Kaftancıoğlu da destek için arkasında görüldü.
Dilek İmamoğlu konuşmasında şunları söyledi:
"Her hafta daha büyüyen bir kalabalıkla toplanıyoruz. Her hafta daha güçlü bir dayanışmayı yanımızda hissediyoruz. Aile dayanışma buluşmaları toplum vicdanının sesi olmuştur artık. Saraçhane bu buluşmalarla adaletin sustuğu yerde halkın vicdanının konuştuğu bir alana dönüşmüştür. Kararlılığımızı, azmimizi ve adalet talebimizi diri tuttuğunuz için her birinize, her birimize teşekkür ediyorum. Önümüzdeki hafta değerli eşim Ekrem İmamoğlu'nun üç ayrı davası görülecek. Üstelik bu üç dava Ekrem İmamoğlu'nun karşı karşıya olduğu yargı tacizinin sadece küçük bir parçası. Çok sayıda davayla siyasileşmiş yargı eliyle yürütülen bir karalama kampanyasıyla mücadele ediyoruz. Peki neden? Neden Ekrem İmamoğlu hakkında açılmış bu kadar çok dava var? Aslında bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz. Tüm Türkiye biliyor, hatta dünya biliyor. Bunun nedeni Ekrem İmamoğlu'nun iktidarın en büyük siyasi rakibi olmasıdır. Yenilenen seçimle birlikte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı tam üç kere kazanmasıdır. 15,5 milyon oyla milletin cumhurbaşkanı adayı olmasıdır. Ekrem İmamoğlu'nun büyük bir halk desteğini arkasına almış olmasıdır. Yani bu davalar Ekrem İmamoğlu'na değil milletin iradesine karşı açılmış davalardır. Hepimiz artık şunu çok iyi biliyoruz. Adalet bir kişiye değil hepimize, bütün topluma lazımdır. Bu davalarda yalnızca bir kişiyi değil milletin iradesini ilgilendirmektedir. Ekrem İmamoğlu'nu sandıkta yenilmeyeceği anlaşılınca panik tuşuna basıldı. Hukuk tekrar ayaklar altına alındı. İşler öyle bir noktaya vardı ki Ekrem İmamoğlu'nun alın teriyle kazandığı emeğinin karşılığı olan diplomasına bile göz konuldu. Bu karar alınırsa bundan sonra kimsenin diploması, tapusu işi güvencede olmaz diye düşünülmedi. Sahte diplomaların ortada dolaştığı, meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir ortamda Ekrem İmamoğlu'nun emek vererek hak ettiği diplomasını iptal etmek için hukuk hiçe sayıldı. Buna zemin oluşturmak için yıllarını akademiye vermiş saygın bir profesör de dahil olmak üzere 27 kişinin daha emeği hiçe sayıldı. Bu çelişki, bu eşitsizlik toplumun vicdanını derinden yaralamaktadır. Yargı bir an önce siyasetin gölgesinden kurtulmalı, herkese eşit davranmaya başlamalıdır. Hukuk siyasetin aracı değil, halkın ortak güvencesidir. Yargı mensuplarının bu gerçeği bir an önce hatırlaması Türkiye'nin, bu ülkenin geleceği için elzemdir. Geldiğimiz noktada insanlar ne yazık ki kendilerini sadece yargı karşısında değil sokaklarda da güvende hissetmiyor. Artık her geçen gün ayrı bir şiddet vakası gündeme düşüyor. Gazeteci Hakan Tosun'un sokak ortasında katledilmesi bunun son örneği oldu. Buradan kendisine rahmet, tüm sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Kadınlar, çocuklar, Kadınlar, çocuklar, gençler, gazeteciler, her biri ayrı adaletsizin mağdurları. Çeteler sokakları sarmış, sayısız suç kaydı olan insanlar elini kolunu sallaya sallaya dolaşırken masum insanlar dört duvar arasında tutsak tutuluyor. Uyuşturucu tacirleri, katiller dışarıda. fikrini söyleyen, muhalefet eden, siyaset yapan, bu millete barış getirecek ve milleti düşmüş olduğu yoksunluktan ve yoksulluktan kurtaracak olan kişiler içeride rehin tutuluyor. Böyle adalet olmaz. Birileri düşüncelerini dile getirmekten korkarken, birileri sokak ortasında can almaktan korkmuyorsa ortada bir adalet sorunu var demektir. Bu hiç kimsenin saklayamayacağı bir gerçektir artık. Masumiyet karinesinin içe sayılması, adaletin gecikmesi, suçsuz insanların aylarca sebepsiz yere tutsak edilmesi de adaletsizliğin varacağı son noktadır. Bugün 17 Ekim 2025, 30 Ekim 2024'ten bu yana bu sürecin kabusunu yaşıyoruz. Neden? Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşları 210 gündür haksız ve hukuksuz biçimde özgürlüklerinden mahrum bırakılıyor. Neden? Ortada hala bir iddianame yok. Aile avukatımız Mehmet Pehlivan tutuklanarak savunma hakkımız bile elimizden alınmıştır. Neden? Türkiye'de barış ve güven ortamının sağlanması için sadece mahkeme salonlarında değil toplumun her alanında eşitsizlikleri sona erdirmeye, adaleti sağlamaya ihtiyacımız var. Çünkü milyonlarca insan sokaklarda hak, hukuk, adalet ararken ve aylarca bunu devam ettiriyorken çoğunlukla ve kalabalığımız artarak devam ederken bu seslere sağır kalmak neyin inadıdır? Ne yapılmaya çalışılıyor? Gerçekten artık soruyoruz ve bunu anlamakta zorlanıyoruz. Ne yapmak istiyorsunuz bizlere?"
TELE1
Yandaş Ahmet Hakan’ın müthiş analizi: Ne dese tersi gerçekleşti!
AKP'li Belediye Başkanı, her afette Mansur Yavaş'ı suçlayan paylaşımlar yapıyordu: Mamak Belediyesine ait Mamak Millet Bahçesini su bastı
Dolar/TL 7,68'in üstüne çıktı! İşte piyasalarda son durum...
100 ülkeye ihracat yapıyordu: Türkiye'nin dev şeker firması iflas etti
3 Temmuz’da yeni dönem: Sıcak değil zam yakacak! Vergi, akaryakıt, askerlik, enerji...
Mansur Yavaş kürtçe tartışmalarına sessiz kalmadı! İşaret ettiği yazıda örtülü mesajlar var
Mansur Yavaş, özel halk otobüslerini işletenlere rest çekti: Halka zulüm etmeye kimsenin hakkı yoktur
İsrail-Filistin krizi büyüyor! Gazze’den İsrail’e karşılık!
İsrail ürünleri satan markete dilekçe verip "Ürünleri kaldırırsanız alışveriş yapacağız" dediler
AKP seçmeni 'Erdoğan'ı sürekli başkaları kandırıyordu, bu sefer biz kandırdık !'
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan diploma iddialarına yanıt! Kıbrıs’tan İstanbul Üniversitesi’ne nasıl geçiş yaptığını anlattı
Erdoğan’ın diplomasıyla ilgili flaş iddia! CHP’li isim “somut delil veriyorum” diyerek açıkladı
Erdoğan'a peş peşe anket şoku! "Her senaryoda her türlü kaybediyor"
Sezgin Baran Korkmaz'ın THK ile bağlantısı ortaya çıktı!