Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen konuştu. Tüm dünyayı etkisi altına alan corona virüsü salgını sürecini değerlendiren Büyükerşen, hükümetin almış olduğu kararları, CHP’li belediyelerin başlattığı ve İçişleri Bakanı tarafından yasaklanan bağış kampanyalarıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.
”HALKIN İSTEĞİ DOĞRULTUSUNDA KARAR VERİLDİ”
Hükümetin açtığı genel yardım kampanyasının hemen sonrasında belediyelerin kendi yaptıkları bağış kampanyalarına yasak getirildi. Ardından da belediyelerin Aşevi Yardım hesapları bloke edildi. CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanları ortak bir bildiri ile bu karara itiraz ettiniz. Düşüncelerinizi bir kez daha alabilir miyiz?
* Belediyeler olarak bizlerin temel görevi, hizmet ettiğimiz bölgede yaşayan halkın ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bu kimi zaman patlayan su borusunu onarmak, kimi zaman gıda ve yemek yardımı yapmak, eğitim, sağlık gibi konularda da sosyal belediyecilik anlayışı gereği, eşitliği sağlamaya yönelik çalışmalar yapmaktır. Bu bağış kampanyalarını açmamıza halkın isteği doğrultusunda karar verildi.
* İmkanı olan herkes, elinden geldiğince bağışta bulunmak ve destek olma talebini belirterek bizden yol göstermemizi istiyorlardı. Hiçbir siyasi niyet gütmeden, böyle bir sürecin getireceği karzarar noktasına asla hesaba katmadan, diğer çalışmalarımız yanında bağış kampanyalarını başlattık. Ancak birden bire bu bağış kampanyaları ‘yardım’ başlığı altına sokuldu ve yasaklandı. Oysa, kanun belediyelerin bağış alabilmelerine olanak tanıyor. Ancak hükümet buna, ‘yardım toplamak’ dedi ve kanunen yetkiniz yoktur diyerek durdurdu.
”BUGÜNE KADAR BİR UYARI BİLE ALMADIK”
Hem Cumhurbaşkanı hem İçişleri Bakanı belediyelerin bu yardım kampanyalarını, ”devlet içinde devlet olmaz” gerekçesiyle durdurduklarını açıkladılar. Siz daha önceki bazı açıklamalarınızda bu gerekçeyi doğru bulmadığınızı söylemiştiniz. Hâlâ aynı düşüncede misiniz?
* Maalesef öyle bir tanımlama getirildi, nedenini hala anlayabilmiş değilim. Belediyeler devletin ayrılmaz bir parçasıdır. Tüm faaliyetleri, tüm harcamaları denetim altındadır. Anayasadan ve yasalardan kaynaklanan bir yetkiyi kullanmak, niçin ”devlet içinde devlet olmaz” anlayışıyla kısıtlanabilir?
* Örneğin biz Eskişehir Büyükşehir Belediyesi olarak, 25 yıldır yoksul ve muhtaç ailelere kesintisiz yemek yardımı yapıyoruz. Aşevimize gelemeyen yaşlı ve engelli vatandaşlarımızın evlerine götürüyoruz. Bu faaliyetimiz 25 yıldır da yılda en az 23 kez denetleniyor. Hesaplar inceleniyor. Bugüne kadar bir uyarı bile almadık.
* Bağış kampanya hesaplarının bloke edilmesinin hemen ardından bu sefer de, Aşevi bağış hesaplarımıza bloke getirildi. Ancak halkımızın en zor günlerinde, en çok ihtiyaç duydukları bir zamanda önümüze bir duvar örüldü ve engellendik.
”SORUN BU GÜCÜN GEREKSİZ YERLERE HARCANMIŞ OLMASI”
Cumhurbaşkanı kendi başlattığı yardım kampanyasını ‘Tekalifi Milliye’ emirlerine benzetti. Ne dersiniz?
* Dünyanın 100 yılda bir gördüğü bir salgınla karşı karşıyayız. Ancak 2020 yılındaki Türkiye, 1921 yılındaki Türkiye değil. Köprüler, otoyollar, tüneller, yöneticilerimiz için yeni meskenler yapabilme güç ve kudretine sahibiz. Belli büyüklükte bir ekonomimiz, bütçemiz ve gücümüz var.
* Sorun, bu gücün ve bütçenin çok başka ve gereksiz yerlere harcanmış olması. Siz bütün bu kaynakları hesapsızkitapsız tüketirseniz, bugün halka çağrıda bulunup başlattığınız yardım kampanyasını Tekalifi Milleyi emirlerine benzetmeniz pek inandırıcı olmaz. Olmadı da zaten.
”MİLLETİN HEVESİ KIRILDI”
Hükümetin bu ayrımcı tavrının, halkın morali üzerinde olumsuz bir etki yarattığına katılır mısınız?
* Kesinlikle katılırım. Öncelikle bu ayrımcı tavır karşısında milletin hevesi kırıldı. Niyetlenen birçok kişi vazgeçti. Bir tür güvensizlik oluştu. Cumhurbaşkanı’nın başlattığı kampanyaya bugüne kadar 1 buçuk milyar lira bağış yapıldığı açıklanıyor. İnanıyorum ki, belediyelere özellikle de CHP’li belediyelere karşı böyle bir tavır gösterilmeseydi, bu miktar çok daha fazla olabilirdi.
Hem hükümet, hem belediyeler iki koldan çok daha fazla bağış alabilirlerdi. Diğer bir olumsuzluğu da şu, hükümetin bu tavrı millet tarafından ‘siyasi bir tavır’ olarak algılandı.
”VATANDAŞA GEÇ DUYURULDU”
1012 Nisan hafta sonu getirilen sokağa çıkma yasağı, yasağın son anda duyurulması, sonrasında yaşananlar, ardından İçişleri Bakanı’nın istifa etmesi ve istifanın kabul edilmemesi. Bu sürecin salgınla mücadeleye nasıl etkileri olacağını düşünüyorsunuz?
* Bunu önceki açıklamalarımda da dile getirdim. Bir kere daha yenilemek gereği duyuyorum. Niyetim, böyle bir süreçte asla siyaset yapmak değil. Bu tür olayları siyasi bir yaklaşımla ele almak benim karakterime uymaz. O nedenle Bakan’ın istifası ve istifasının kabul edilmemesine ilişkin yorum yapmayacağım.
Ancak, hafta sonu sokağa çıkma yasağı doğru bir karar olsa da, vatandaşa duyurulmasında çok geç kalınması önemli bir yanlıştı. İnşallah bunun bedelini çok ağır şekilde ödemeyiz.
Büyükşehir belediyesi olan illere ve Zonguldak’a girişlerin yasaklanması ile getirilen kısmi sokağa çıkma yasağını yeterli buluyor musunuz?
* Hükümetin, Bilim Kurulun’un da önerileri doğrultusunda salgının seyrine göre izleyeceği yol haritasının belli olduğunu düşünüyorum, Ya da öyle olduğuna inanmak istiyorum diyelim.
* Bu yasakların ne kadar yeterli olup olmadığını, ne yazık ki biraz da yaşayarak öğreneceğiz. Dilerim yeterli olur.
”HÂLÂ AYNI DÜŞÜNCEDEYİM”
Salgının başladığı ilk günlerde sizin bir öneriniz oldu. ‘Özel Epidemi Hastaneleri’ kurulması gerektiği yönünde. Bunun için de kapatılan Devlet Hastanesi’ni önerdiniz. Ardından bakanlıktan kapatılan devlet hastanesi binasının depreme karşı dayanıksız olduğu açıklandı. Siz de, DDY Hastanesi ya da Hava Hastanesi gibi başka hastaneleri örnek gösterdiniz. Bunun gerekli olduğunu hâlâ düşünüyor musunuz?
* Ben bu öneriyi, Covid19 hastalarının tek bir merkezde toplanarak, diğer hasta grupları için tehdit oluşturmasını engelleyecek bir çözüm olduğunu düşünerek dile getirmiştim. Hâlâ da aynı düşüncedeyim.
* Hem yatak kapasitesinin önceden hazırlanması hem de Covid19 hastalarının diğer hastalardan izole edilmesi için bin 200 yatak kapasitesi ve çok geniş bir acilyoğun bakım ünitesi olan eski Devlet Hastanesi binasının ya da depreme yönelik bir endişe varsa, eski DDY veya Hava Hastanelerinin kullanıma geçmeye hazır tutulmalarının gerekli olduğunu düşünüyorum.
”7 GÜN 24 SAAAT HİZMET VERİYORUZ”
Eskişehir’deki durum nedir? Belediyenizin sürdürdüğü çalışmalar yanında, olumluolumsuz yönleriyle genel bir değerlendirme yapar mısınız?
* Pandemi ilan edilmeden önce 3 Mart tarihinde, belediyemiz bünyesinde ‘Pandemi Kurulu’ kurarak, faaliyet planımızı açıkladık, belediye çalışanlarımıza eğitimler verdik. Ardından 7 gün 24 saat hizmet veren Kriz Masası’nı kurduk. Sağlık çalışanlarımızın toplu ulaşım araçlarından ücretsiz faydalanmalarını sağladık. Oluşturduğumuz mobil ekipler ile sokaktaki dostlarımıza mama desteği verdik.
* Halk ekmeğini daha ilk günlerden itibaren poşet içinde satışa çıkardık. Çalışma saatleri yeniden düzenlendi.Toplu ulaşım araçlarında hijyene çok önem verdik. İşlerini kaybedenler, işsizler var. 153 Kriz masası aracılığıyla bize ulaştıklarında gıda, ihtiyaçlarını karşılıyoruz.
”SORUN YALNIZCA YASAK GETİRMEKLE OLMAZ”
Ülke çapındaki çalışmalar hakkında düşünceleriniz neler? Alınan önlemler sizce yeterli mi?
* Önemli olan bilimin ve aklın öncülüğünde hareket etmektir. Bence gözden kaçırılmaması gereken önemli bir nokta da, siz ne kadar önlem alırsanız alın, vatandaşın bu önlemlere nasıl tepki gösterdiğidir, ne kadar uyup uymadığıdır. Uymayanların denetlenmesi, zorlanmasıdır.
* Bu yasaklamaların ve kısıtlamaların yanında, iş yerini kapatmış, işinikazancını kaybetmiş insanlara ve ailelerine gerekli desteğin verilmesi çok önemlidir. İşte bu noktada, çok fazla mağduriyet yaşanıyor.
* Sorun yalnızca yasak getirmekle olmaz, birçok farklı yönü var. Önlemler belli ölçüler içinde yeterli gibi görünüyor olsa da, mağdur olan kesimlere desteğin yeterli ölçüde olduğunu söyleyemem.
Bu süreçte siz çalışmalarınızı nasıl yürütüyorsunuz?
* Çalışmalarımı genellikle ofis haline getirdiğim evimdeki çalışma odamdan yürütüyorum. Zaman zaman belediyedeki makam odamda da çalışıyorum. İnsanlarla aramdaki sosyal mesafeye dikkat ediyorum. Görüşmelerimi uzaktan iletişim yöntemleriyle yapıyorum.
Ülkeye bir mesaj vermek ister misiniz?
* Halkımız sabırlı, güçlü, dirayetli olsun. Kolay olmadığını biliyorum. Getirilen tüm kısıtlamalar bizlerin sağlığı için, bu salgının bir an önce durdurulması için. Temizliğimize çok dikkat edeceğiz, sosyal mesafeyi koruyacağız, zorunlu olmadıkça evimizden çıkmayacağız.
* Mesaileri nedeniyle çıkmak zorunda olanlar da bu kurallara azami dikkat edecek. İnanıyorum ki, bu sıkıntılı günleri hep birlikte atlatacak ve güzel günlerde yeniden bir arada olacağız.