CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
'KİMİN GAZETECİ OLUP OLMADIĞINA FAHRETTİN ALTUN KARAR VERECEK'
TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşmelerine başlanacak olan ve internet medyası ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifini “sansür yasası” olarak tanımladı. Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu yasa, yasadan ziyade bir yok etme projesi, imha projesi. Medyaya, ‘ya bize bağımlı olacaksın, ya bize tabi olacaksın ya yok olacaksın’ deniyor. Özellikle teklifin 29. maddesi ile artık Türkiye’de ne yazılıp, ne çizileceğine… RTÜK üzerinden zaten televizyonlar zapturapt altına alınmış vaziyette. Basın İlan Kurumu üzerinden yazılı medya, görsel medya bir şekilde zapturapt altına alınmış vaziyette. Şimdi de sosyal medyayı bloke eden, sosyal medyada iktidarı rahatsız edecek hiçbir şeyin yazılıp çizilmesine fırsat tanımayacak bir vahim, bir ucube teklif TBMM’nin gündemine geldi. Azami refleksi göstereceğiz.
Bu yasa ile Türkiye’de sosyal medya, Sayın Fahrettin Altun’un tekeline terk ediliyor. Yasanın çok sakıncalı yönü var. Ama özellikle Basın Kartı Komisyonu’nun 9 üyesinin 5’ini Fahrettin Altun atayacak, komisyon kararına Altun veto koyabilecek, kime basın kartı verilip verilmeyeceğine de Sayın Fahrettin Altun karar verecek.
Bütün olarak Hitler, bu yetkileri Goebbels’e vermemiş. O kadar söyleyebilirim. Kim gazeteci olacak Fahrettin Altun, karar verecek. Bir konunun, meselenin haber mi değil mi, Fahrettin Altun karar verecek. Dezenformasyon var mı yok mu Altun karar verecek. Basın kaynak açıklama mecburiyeti gelecek ki bu dünyanın hiçbir ülkesinde gazeteciye kaynağı sorulamaz. Ama bu gelen teklifle, yaptığınız bütün haberlerin, beyefendileri rahatsız etmesi halinde, ya kaynak göstereceksiniz ya da üç yıl hapis cezasını göze alacaksınız.
Bu bir sindirme, bu bir muhalif medyaya gözdağı değil. Bu tarafsız, özgür medyaya bir gözdağı. Muhalif medyaya zaten baskı uygulanıyor. Tarafsız, özgür medyanın da ya taraf ya bertaraf olması. En sıkıntılı madde 29, neyin kime göre kusur suç olacağı, neyin endişe ve paniğe yol açacağı ile ilgili tasarruf da beyefendilerde olacak.
'BU İNSANIN YATAK ODASINA GİRMEK GİBİ BİR ŞEYDİR'
'BU BASINI SUSTURMAKTIR'
Altay, medya patronlarının da bu yasa ile refleks göstermesi gerektiğini söyleyerek, “Bugün bana yarın sana. Bu kanunu şiddetle reddediyoruz. Bu, basın özgürlüğüne vurulmuş, bugüne kadarki en ağır darbedir. Bu basını susturmaktır. Bu, AK Parti’ye biat etmeyen hiçbir medya organını yaşatmama projesidir. Türkiye ve Türkiye Cumhuriyeti’ndeki basın, çalışanından patronuna kadar buna teslim olmamalıdır.”
'SAYIN NEBATİ BU DİP NEREDE'
Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin Türk lirasının daha fazla düşmeyeceğine yönelik açıklamalarını anımsatan Altay, “Sayın Nebati bu dip nerede? Üç ay daha dolar artmış. Türk lirası değer kaybetmiş. Rus rublesi, dolar karşısında değer kazanmış… 85 milyonluk Türkiye’ye sesleniyorum. Dünyada enflasyonda yükseklikte ilk beşteyiz. Bizden kötü beş ülke var. Haritada yeri bile bilinmez… Beyefendi ‘teknik olarak enflasyon yok, hayat pahalılığı var’ diyebiliyor” tepkisi gösterdi.
'ASGARİ ÜCRETİ AÇLIK SINIRINA EŞİTLEMEKTEN BAŞKA ÇARE YOK'
Altay, dün TBMM Genel Kurulu’ndan geçen kira düzenlemesi hakkında, “Kim yalancı TÜİK mi, dün bu teklifi verenler mi? Bu tabloda kiracı mağdur, ev sahibi de mağdur. Bunun yarısını en az kiraya veren vatandaş da var. Bunun tek karşılığı var. Ucubelik ve devam ediyor. 2021 ocağında askeri ücret 2 bin 826 lira yapılırken açlık sınırı 2 bin 663 liraydı. Bugün asgari ücret 4 bin 253, açlık sınırı 6 bin 18 lira. Nasıl olacak? 2 bin liralık bir açık var. Asgari ücretle geçinen milyonlardan bahsediyoruz. Daha önümüzde bir altı ay daha var. Bugün asgari ücreti yeniden değerlendirmek zorundayız. Patlar insanlar. Temizlik malzemesi almayan alamayan aileler var. Yürütmeye, Erdoğan’a çağrı yapıyorum. Asgari ücreti temmuz ayında açlık sınırına eşitlemekten başka çare yok” çağrısı yaptı.
Altay, “Bunlar asalak gibi devletin kanını emiyor. Millet doldurmaktan bunaldı. Erdoğan boşaltmaktan bıkmadı” ifadelerini kullandı.