Kamuoyunda “Cübbeli Ahmet Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, selefi derneklerinin silahlandığı iddiasıyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında Emniyet’e ifade verdi. Ünlü, katıldığı bir TV programında “Türkiye’de 2 bin civarı Selefi yanlısı derneğin silahlandığı” iddiasını gündeme getirmişti.
Ahmet Ünlü, ardından Sözcü’den Saygı Öztürk’e yaptığı açıklamada, “Evet, ben 2 bin civarında dedim ama aslında isim isim çıkarttım, şu şu illerimizde başta olmak üzere. Savcılar beni çağırsalar ‘Ne biliyorsunuz? Hangi silahlanma konusunda sen böyle şeyler söylüyorsun, hangi dernekler, hangi yapılar?’ dese ben en azından 150’sinin ismini vermeye hazırım” ifadelerini kullanmıştı. Ünlü’nün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı doğrultusunda dün sabah saatlerinde Beykoz’da bulunan karakola giderek ifade verdiği öğrenildi. Ünlü’nün ifadesinde silahlandığı iddia edilen herhangi bir dernek, yapılanma veya şahıs ismi vermediği belirtildi. Ünlü’nün ifadesi, soruşturmayı yürüten savcılığa gönderildi. Önümüzdeki günlerde Ünlü’ye söz konusu silahlanma bilgilerini getiren kişilerin bilgisine başvurulacağı öğrenildi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı TV programında, Ünlü'nün açıklamalarına ve bilgisine başvurulmasına ilişkin şu ifadeleri kullanmıştı: “Yaklaşık 28 dernek ve vakfa operasyon yaptık. 350 kişiyi gözaltına alıp tutuklamışız. Türkiye'de bu mücadele devam ediyor ama atladığımız olabilir. Bizim bilgiye her zaman ihtiyacımız var. Göremediğimiz var. Perşembe ve cuma günlerinden birinde bildiklerini anlatacak. ‘Devlet bir kişinin ifadesini...' Evet, bir kişinin ifadesi de bizim için önemli. Belki başka bir şey görüyor. Belki bir değerlendirme ortaya koydu. Ben bilmek zorundayım.”
CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, 2015’te yaptıkları saha çalışmalarını, çocukları IŞİD’e katılan ailelerle yaptıkları görüşmeleri rapor haline getirdiklerini belirterek “İktidarı uyarmıştık. İktidarın bu uyarıları dikkate almadığını ve akabinde yaşanan kanlı eylemleri, geride kalan gözü yaşlı aileleri hepimiz hatırlıyoruz” dedi. Cumhuriyet'ten Mustafa Çakır'a yaptığı açıklamada o tarihlerde yaşananları anımsatan Tutdere, şöyle devam etti: “IŞİD denen eli kanlı yapılanmanın ‘İslam Çay Evi’ adlı küçük bir çay ocağında din istismarıyla gençleri kandırarak örgüte dahil ettiğini gördük. Akabinde başka çay ocakları ve kahvehaneleri de irtibat noktası haline getiren örgüt, buralarda ‘dini sohbet’ adı altında çeşitli buluşmalar düzenleyerek propagandalar gerçekleştirmiş, gençleri, hatta çocukları örgütün ağına düşürmüştür. Annelerine çarşafa girme baskısı yapan çocukların, camide namaz kılan babalarına ise ‘devletin imamının arkasında namaz kılınmayacağı’ gerekçesi ile ‘Sizin yolunuz yol değil, Hak yoluna gelin’ diye çağrıda bulundukları o dönem hazırlamış olduğumuz raporumuzda mevcuttur.” Tutdere, raporlarında, çocuklarının evi terk ederek Suriye’ye gidip gelmesi karşısında ailelerin kendi çocuklarını Emniyet’e ihbar ettiklerini, hatta “Diyarbakır bombacısı” olduğu iddia edilen kişinin ailesinin, çocukları evi terk etmeden 6 ay önce, Diyarbakır’daki patlamadan ise yaklaşık bir yıl önce 2014 yılında Emniyet’e gittiği ve şikâyette bulunduğunu belirttiklerine dikkat çekti. Buna karşın bir adım atılmadığına ve “Suç işlemedilerse bir şey yapamayız” denilerek durumun geçiştirildiğine işaret eden Tutdere, “Benzer şekilde eli kanlı FETÖ terör örgütü de eylemler gerçekleştirmiş, din istismarı ile örgüte pek çok mensup kazandırmış, devletin içine sızarak darbeye kalkışmıştı. Bütün bu yaşananlardan ders alınması gerekiyor” dedi.
Konuyla ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemiyle soru önergesi de veren Tutdere, şunları kaydetti: “Selefi derneklerinin geçen yıllarda şahit olduğumuz IŞİD ve FETÖ yapılanmasına benzer bir yapılanma içerisinde oldukları anlaşılmaktadır. Yaşanan elim olaylara yeniden sebebiyet vermeden önlemler alınması, gerekli çalışmaların ivedilikle yapılması önem arz etmektedir.”