Küresel ekonominin “baş ağrısı” olmayı sürdüren yüksek enflasyon karşısında hükümetler, vatandaşların artan gıda ve enerji fiyatlarıyla başa çıkması ve diğer maliyetleri karşılaması için yeni önlemler almaya devam ediyor. Dünya genelinde birçok ülkede enflasyon çift haneli sayılara ulaşırken, ülkelerin yüksek enflasyonla mücadelesi, sıkılaşan para politikalarıyla birlikte resesyon endişelerini de beraberinde getiriyor. Türkiye yüzde 84.39'luk enflasyon ile hem enflasyonun en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alırken hem de uyguladığı para politikası ile adeta hiper enflasyona davetiye çıkarıyor. Türkiye enflasyonda Avrupa ülkeleri arasında birinci, dünya da ise 7'nci sırada yer alıyor. Hükümetler enflasyonun vatandaşlar üzerindeki etkisini azaltmaya yönelik bir dizi önlemi hayata geçirirken Türkiye ise vatandaşı yüksek enflasyonla kaderine terk ediyor. Bu kapsamda ABD, 433 milyar dolarlık “Enflasyonu Düşürme Yasası”nı yürürlüğe alırken İtalya, 21 milyar Euro harcama yapmayı planlıyor.
FİYAT SABİTLEDİLER
Arjantin de 1.500 ürünün fiyatının sabitlenmesi için marketler ve tüketim malları tedarikçileriyle anlaşma yaptı. Türkiye'de ise doların TL karşısında tarihi seviyelere ulaşmasının ardından hükümetin geçen yıl 20 Aralık gecesi yaptığı müdahaleden 1 yıl sonra dolar 12 TL'den 18.65'e çıkarken enflasyondaki artış da durdurulamadı.
■ Almanya: Elektrik ile gaz faturalarına üst sınır getirilmesi için 100 milyar Euro ayırdı.
■ Fransa: Haneler için enerji fiyat artışlarını yüzde 15 ile sınırlayacak.
■ İtalya: Enflasyonun etkisini sınırlamak için 21 milyar Euro harcama yapmayı planlıyor.
Avrupa Birliği'ne (AB) üye ülkeler, özellikle enerji alanında çeşitli önemler almaya devam ediyor. Almanya, ocak ayı itibarıyla meskenler ve sanayi siteleri için elektrik ile gaz faturalarına üst sınır getirilmesine yönelik 100 milyar Euro'luk bir yasa çıkardı. Ayrıca, Alman enerji firmaları Uniper ve Sefe'yi de kamulaştırıldı. Fransa da haneler için enerji fiyat artışlarını yüzde 15 ile sınırlayacak.
Dünyanın en büyük ekonomik analiz kuruluşlarından birisi olan Oxford Economics, çoğu gelişmiş ekonominin 2023'te resesyona gireceğini ve küresel büyümenin konsensüs beklentisinden daha zayıf olacağını öngördü. Arz şoklarının, hafiflemekle birlikte tamamen ortadan kalkmayacağını öngören kuruluş, iyileşmelerin ise hayal kırıklığı yaratacağını düşünüyor.