Home
04 Kasım 2022 ( 20 izlenme )
Reklamlar

Erdoğan ''Kader planı'' demişti: 41 içinin öldüğü madenin müdür yardımcısı bankamatik memuru çıktı!


Bartın faciasında tutuklu Salih Atmaca, Amasra Sulh Ceza Hakimliği’ndeki ifadesinde, “2020 Ağustos ayından sonra hiçbir iş yapmadım, talimat almadım, emir vermedim, hiçbir sorumluluk altında da değilim. Sadece oturdum, maaş aldım.” dedi.

Anka'da yer alan habere göre; Amasra’daki maden faciasına ilişkin 9 şüphelinin; yaşanan ihmallerin patlamada payının olabileceğini ortaya koyan şüpheli ifadeleri ortaya çıktı.

Emniyet mühendisi Şahan Kahraman, 320 kotuna hava basan 4 pervaneden bir tanesinin arızalı olduğunu açıklayarak, “Ancak yukarıdan gelmesi gereken kelepçe gelmediği için ve vardiyası da bittiği için müteakip vardiyaya tamir için hazırlanan parçayı teslim ettik. Bir sonraki vardiya bu parçayı takacaktı. Bu havalandırma arızası gaz seviyesinde bir sıkıntıya yol açmamıştı. Bu arıza kaza günü gündüz vardiyasında gerçekleşen arızadır. Öncesinde böyle bir arıza yoktu” ifadesini verdi. Amasra Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, 2020 Ağustos’tan kazanın olduğu ana kadar sadece maaş aldığını itiraf ederek, sorumluluğu olmadığını “Sadece oturdum, maaş aldım. Üretim iltisak müdürü olarak boş kadro üzerimde duruyordu ancak bana bir şey yaptırılmıyordu” diye konuştu. İş Güvenliği Şube Müdür Vekili Volkan Soylu, bilirkişi raporundaki havalandırma tespitini boşa çıkarmaya çalışarak, “Olaydan 1 hafta önce Çalışma Bakanlığı müfettişleri olayın olduğu düşünülen bölgeyi yani direk kaza olan yeri denetlemişlerdir” dedi.

Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) 41 madencinin ölümüyle sonuçlanan 14 Ekim faciasına ilişkin soruşturmada 25 kişi gözaltına alınmış, gözaltına alınanlardan 8’i tutuklanmıştı. Tutuklanan TTK Amasra Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, İş Güvenliği Şube Müdür Vekili Volkan Soylu’nun da aralarında bulunduğu 9 şüphelinin ifadelerine ulaşıldı.

“SADECE OTURDUM, MAAŞ ALDIM”

Tutuklu Salih Atmaca, Amasra Sulh Ceza Hakimliği’ndeki ifadesinde, 2020 yılından itibaren kendisinden görevlerinin alındığını ileri sürerek, “2020 Ağustos ayından sonra hiçbir iş yapmadım, talimat almadım, emir vermedim, hiçbir sorumluluk altında da değilim. Sadece oturdum, maaş aldım. Üretim iltisak müdürü olarak boş kadro üzerimde duruyordu ancak bana bir şey yaptırılmıyordu. Benim 2020 Ağustos ayından sonra iş icabı ocağa girmem, bana bağlı birimlere emir vermem, bilgi almam hem şifaen hem de yazılı olarak yasaklanmıştır” dedi.

Atmaca, talimat verdiği bağlı birimleri Müessese Müdürü Cihat Özdemir’in kendisine bağladığını aktararak, “11,5 yıldır yani ben görevde değilken İş Güvenliği İşçi Sağlığı ve Eğitim Şube Müdürlüğü direkt müessese müdürlüğüne yani Cihat Özdemir’e bağlandı” diye bilgi verdi.

BİR HAFTA ÖNCE GAZ 4 SEVİYESİNDEYDİ

Tutuklu emniyet mühendisi Şahan Kahraman, mahkemede verdiği ifadesinde, bilirkişilerin tespitlerini kabul etmeyerek, “Yaşanan kazanın sorumlusu ben değilim. Ben emniyet mühendisi olarak 6 aydır görev yapmaktayım. 6 ay öncesinde 5,5 yıldır maden mühendisi olarak çalıştım. Emniyet mühendisi olarak biz yangın bekleme barajlarını yaparız. Onların kapatılmasını gerçekleştiririz” dedi.

Kahraman, maden sahasının havalandırmasından sorumlu olmadığını aktararak, sözlerine şöyle devam etti:

“Her birim gaz ölçümünden sorumlu olduğu için bizler de ölçüm yaparız. Kaza günü gündüz vardiyasındaydım. Ben çıkarken herhangi bir sıkıntı yoktu. Gaz seviyesi ile ilgili herhangi bir ihbar gelmemişti. Gaz seviyesi çalışma seviyelerinin altındaydı. Kazadan bir hafta önce ölçüm yapıldığında gaz seviyesi 3,54 seviyelerindeydi. Bu değer 310 kotundaydı. Ben bu seviyeyi öğrendiğimde maden işçilerini tahliye ettim. Bana bu seviyeyi gaz izleme servisindeki çalışanlar söyledi. 1 gün sonra gaz seviyesi normal değerlere dönmüştü.”

“GELMESİ GEREKEN KELEPÇE GELMEDİ”

Kahraman, 350 kotundan 320 kotuna hava basan 4 pervaneden bir tanesinin arızalı olduğunu açıklayarak, “Bu durum şefim olan Ferhan Güneş’e iletilmiş o da arızayı gidermeye çalışmış. Ancak yukarıdan gelmesi gereken kelepçe gelmediği için ve vardiyası da bittiği için müteakip vardiyaya tamir için hazırlanan parçayı teslim ettik. Bir sonraki vardiya bu parçayı takacaktı. Bu havalandırma arızası gaz seviyesinde bir sıkıntıya yol açmamıştı. Bu arıza kaza günü gündüz vardiyasında gerçekleşen arızadır. Öncesinde böyle bir arıza yoktu” diye konuştu.

SUÇU İSG’CİLERE ATTI

İşletme Baş Mühendisi Mehmet Tural, savcılıktaki ifadesinde, olay günü mesaisinin 16.30’da bittiğini ve kazadan sonra olay yerine geldiğini kaydederek, “Mevcut kazada havalandırma konusunda sorumluluk tamamen iş güvenliğine aittir, tozla mücadele konusunda da iş güvenliğine aittir” dedi. Tural, son bir hafta içinde gazla ilgili problem yaşanmadığını belirterek, “Ben meydana gelen kazada bir ihmalimin ve kusurumun olduğunu düşünmüyorum” diyerek masum olduğunu savundu.

METANI İZLEYEN OPERATÖR: 320’DE SENSÖR YOK

İzleme operatörü Mehmet Özdemir, olay günü iki kişi çalışması gerekirken personel eksikliği nedeniyle tek kişi çalıştığını açıklayarak, “Ara ara tek kişi çalıştığımız oluyordu. Ben işe başladığım ilk gün de tek kişi çalışmıştım. Personel yetersizliğinden dolayı tek kişi kalıyorduk. Bunu amirlerimiz de biliyordu” dedi. Özdemir, acil durumlarda tüm işçileri uyaran bir sistem bulunmadığını açıklayarak, şunları söyledi:

“Telsiz telefonla iletişim kurulmaktadır. Diyafon bulunmaktadır. Ancak diyafon bize gaz izleme merkezine bağlı değildir. Bunu üstlerimize söyledik ancak hususta iyileştirme yapılmadı. Telsiz kayıtları tutulmasını istedik ancak bu da yapılmadı.”

Özdemir, olay günü saat 18.04’te Rıdvan Acet’e metanın 1,50’e çıktığını haber verdiğini belirterek, “Ben metanın yükseldiğini 300 kot 1’inci rekupta sağ kalın damar üst taban yolu olarak tespit ettim. Bana 320 kotundan herhangi bir veri gelmedi. Zaten burada sensör yok ancak yeraltında 320’de sensör bulunuyorsa da bizim sistemimizde kayıtlı değildir. İlk veriyi kesen CH4 27 sensörü 300 kot 1’inci rekup sağ kalın damar üst taban yoludur” diye bilgi verdi.

Sondaj şefi olarak çalışan Tayfun Uça, savcılıkta verdiği ifadede, olay günü vardiya izninde olduğunu dile getirerek, “Ben çalışma hayatımda en fazla 2,5 metan oranı gördüm. Bu yükselmeler anlıktır. Birikme olmaz. Bu yükselmeler lağımdan sonra oluşurdu. Lağım atıldıktan sonra 15 metre uzakta beklerdik. Vantüpler metan oranını düşürürdü. Oran yükseldiği zaman maden ocağını boşaltıyorduk. Ama temiz havanın olduğu bölgede bekliyorduk” diye bilgi verdi.

Emniyet nezaretçisi Mustafa Olgun, savcılıktaki ifadesinde, 16.00 24.00 vardiyasında görevli olduğunu aktararak, olay anına ilişkin “Bana merkez izlemeden gaz değerinin 320 kotta 1,45’e yükseldiğini söylediler. Lağım atılıp, atılmadığını sordum. Lağım atıldığında 1,50’ye çıktığını baca içindeki elektriklerin kesildiğini söylediler. Sonra aradan birkaç dakika geçti ve 1,69 olduğunu söylediler. 3040 saniye geçmeden patlama oldu. Bu lağımı atan barutçu şehit oldu” dedi. Tural, lağımlardan sonra metan oranın 1,5 2 olduğunu gördüğünü söyleyerek, “2 olduğunu gördüğümüzde çalışanları geri çekiyorduk. Temiz hava olan bölgeye gönderiyorduk” diye bilgi verdi.

Olgun, ocaktaki vantüplere ilişkin alev sızdırmaz olduğuna ilişkin kendilerine bilgi verildiğini belirterek, “Bunlar patlama sırasında erimişlerdi” dedi.

Hazırlık mühendisi Hidayet Gökdere, en son madene 13 Eylül 2022 tarihinde denetim için girdiğini aktararak, patlamanın meydana geldiği ocakta görevi olmadığını şöyle ileri sürdü:

“İş Güvenliği Müdürü Volkan Soylu, biz iş güvenliği uzmanları 18 kişi arasında iş bölümü yaptı. Bize yüklediği şekilde biz işçilere eğitim verdik. Buna ilişkin kayıtları mevcuttur, istenildiği zaman bakılabilir. Mevcut konumum gereği bilirkişi raporunda belirtilen hususlardan sorumlu olduğumu düşünmüyorum. İş güvenliği konusundaki müdürümüz Volkan Soylu’nun talimatları üzerine hareket etmekteyim.”

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Yozgat Havalimanı'nın maliyeti 9 kat arttı! Babadan öz oğluna tarikat yurdunda istismar! İçişleri Bakanlığı'na saldıran teröristin kendini patlattığı anlar ortaya çıktı Yeni gözaltı gerekçesi: ÖSO’yu eleştirmek!