TBB Başkanı Feyzioğlu, törene katılmasının gerekçelerini anlattı. Baroların kararlarına karışamayacaklarını ve hepsine saygı duyduklarını belirten Feyzioğlu yargı reformuna dikkat çekti.
Türkiye’nin gündeminde Saray'da yapılacak olan Adli Yıl Açılış Töreni var. Aralarında İstanbul, Ankara, İzmir gibi Türkiye’nin en büyüklerinin de olduğu 44 Baro yargı bağımsızlığı eleştirileriyle törene katılmayacaklarını açıkladı.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu ise törene katılacağını duyurdu. Törene katılma kararının ardından eleştiri okları Feyzioğlu’na yöneldi.
'MESLEKTAŞLARIMIN NE İSTEDİĞİNİ BİLİYORUM'
TBB Başkanı Feyzioğlu, törene katılmasının gerekçelerini Odatv’ye anlattı. Baroların kararlarına karışamayacaklarını ve hepsine saygı duyduklarını belirten Feyzioğlu şu ifadeleri kullandı:
“Barolarımız, TBB'nin vesayeti altında değildir, şube değildir. Bağımsız, tüzel kişiliklerdir. Ama TBB de, baroların şubesi değildir. TBB de bağımsız bir tüzel kişiliktir. TBB, tüm Türkiye'yi kucaklar. Barolar bulundukları şehirlerdeki meslektaşlarının meslek örgütleridir. Dolayısıyla her baro yönetimimiz kendine göre takdirde bulunmuştur. Ona göre bir karar almıştır. Ancak, 125 bin avukatı esas alan bir anket yapsak, tek tek sorma imkanımız olsa, desek ki;
1 Sorunlarınızın çözülmesini istiyor musunuz?
Cevap yüzde 100 'evet istiyoruz' gelir.
2. soru şu olsa: Sorunlarınızın yasama organında, Cumhurbaşkanıyla ve Adalet Bakanlığıyla ve Yargıtay'la, Danıştay'la konuşarak mı çözüleceğini düşünüyorsunuz kavga ederek mi çözüleceğine inanıyorsunuz?
Çok büyük çoğunluğu size der ki 'konuşarak çözülmesini isteriz çünkü kavgayla çözülmeyeceğini düşünüyoruz.’
3. olarak ‘Bu konuşmanın en etkili zeminlerinden biri adli yıl açılışları olagelmiştir bugüne kadar. Bu adli yıl açılışına gidip sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi doğrudan doğruya yasama organının en üst temsilcilerine Cumhurbaşkanına, Bakanlığa, Yargıtay'a, üst mahkeme başkanlarına orada yüz yüze anlatalım mı yoksa basına demeçle mi sorunlarımızı çözmeye çalışalım’ diye sorsak, ezeli çoğunluğu derler ki 'oraya git sorunlarımızı anlat.'
Dolayısıyla ben meslektaşlarımın ne istediğini biliyorum. Özellikle genç meslektaşlarımızın çok büyük sıkıntıda olduğu bir gerçek. Bugün binlerce avukatın emin olunuz çay içerken para hesabı çok sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. 40 binin üzerinde meslektaşımız, bu meslekte 5 yılın altında kıdemde. Korkunç bir sayı artışı var.
Vatandaşlarımıza gelelim... Vatandaşlarımıza sorsak: 'Adliyeden kaliteli bir adalet hizmeti almak istiyor musunuz?' Hepsi istisnasız 'evet' derler. Peki, ‘bu kaliteli hizmeti alabilmek adına bir reform çalışması yürütüyoruz, bu reform çalışması gerçekleşsin mi hayata geçsin mi’ diye sorsanız herkes, 82 milyon 'evet reformun hayata geçmesini istiyoruz' der.
'Bu reformu hayata geçirmek için uğraşalım mı yoksa kavga mı edelim' diye sorsanız bu durumda da çok büyük çoğunluğu 'artık biz kavgadan bıktık. Karşılıklı konuşarak doğru yolu birlikte bulabileceğinize inanıyoruz' diye cevap verirler.”
'KAVGA EDEMEYECEĞİMİZDEN DEĞİL...'
“Türkiye artık gerçekten kavgadan bıktı” diyen Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kavga edemeyeceğimizden değil. Kavga sonuç almıyor. Hiç kimseye faydası yok. Yeri geldi kavga da ettik. Ben Silivri zindanının kapılarında gaz da yedim. Ama o gün TSK'nın şerefli generallerini, tutuklu avukatları, gazetecileri en ideolojik üslupla sorguya çeken bazıları bugün bizim niyetimizi, düz çizgimizi sorgulamaya kalkıyor. Buna işaret ediyorum, isim vermeye gerek ancak arşivler unutmaz.
Yargılanan sanıkların ötesinde TSK'yı ve toplam Türkiye Cumhuriyeti devletini Ergenekon'da, FETÖ mahkemelerinde sorguya çekenler bugün bizi suçlarken arşivi hatırlatacağımızı bilseler iyi olur.
Bizim bir tek derdimiz var, dün de oydu bugün de o; Türkiye'de hukuk devletini eksiksiz işler hale getirmek. Her zaman bunu söyledik.”
'DİNLEYİCİ OLARAK KATILMAYI REDDETTİK'
4 yıldır törenlere katılmadıklarını belirten Feyzioğlu bu sene katılma kararı almalarını ise şöyle açıkladı:
“Adli yıl açılış törenlerinin ev sahibi her zaman için Yargıtay'dır. Yargıtay ev sahibidir, davet eder. 4 yıldır bize konuşma imkanı verilmediği için biz daveti aldıkça geri çeviriyoruz, mektup yazıyoruz 'konuşma hakkı verilmediği için gelmiyoruz' diyoruz. Dinleyici olarak katılmayı reddettik. Ancak Yargıtay Başkanımız da Türkiye'nin hep normalleşmesini isteyen kişi oldu. Bu normalleşmeye katkıda bulunmak adına ‘gel’ dedi ‘bu sene eski geleneğe geri dönelim, konuşma yap.’
Kanunla kaldırılmış olmasına rağmen TBB Başkanının konuşma hakkı, geleneğin devamı anlamında Yargıtay Başkanının daveti üzerine biz de katılmaya karar verdik. Çünkü Yargıtay Başkanı bir adım attı elini uzattı biz de ona bir adım attık biz de elimizi uzattık.”
'BEN BÖYLE BİR SÜRECİN NİÇİN DIŞINDA KALAYIM'
Yargı Reformu çalışmalarına da değinen Metin Feyzioğlu şöyle konuştu:
“Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin ilk paketinin Ekim ayında Meclis açılır açılmaz Meclis'in gündemine geleceği bir sürecin içerisindeyiz. 1 buçuk yıldır hep birlikte çalıştık. Tüm barolarımız katkıda bulundu. Tüm hukuk fakültelerimiz katkıda bulundu. Yargıtay'ımız katkıda bulundu. Birlikte çalıştık. Şimdi bunun tam somutlaşacağı bir günde yapıcı bir daveti geri çevirmek birilerine reform sürecinin kanunlaşmasını önleyecek cümleleri sarf edecek ortamı yaratır ve Türkiye'nin de menfaatine olmaz.
Biz, 82 milyon vatandaşımız iş ve istihdamdan yararlansın diye yargı reformu çıksın istiyoruz. Çünkü Türkiye'ye yatırım yapmak düşüncesinde olan pek çok yabancı firma bugün ticaret, sanayi odalarına yargı reformu ne zaman kanunlaşmaya başlayacak diye soruyor. Her türlü teşviki verebilirsiniz, faizi de düşürebilirsiniz, çok önemlidir. Ancak hukuk güvenliğini sağlayan bir ortam sağlanmazsa eğer yatırım istediğiniz oranda gelmez. Yerli yatırımcı da parasını yatırıma yatırmaz.
Hukuk güvenliğini sağlayacak yargı reformunu hayata geçirmeye başlarsanız o güven ortamı gelir. Fabrikalar açılır, bundan vatandaşımız iş, istihdam, aş olarak yararlanır. Bundan avukatımız yararlanır. Çünkü fabrika açılırsa iş imkanları çıkar. Ben böyle bir sürecin niçin dışında kalayım? Kurumumuzu niçin böyle bir sürecin dışına çekeyim.”
'EN İYİ CEVABI MECLİS VERECEK'
Kendisine yöneltilen siyasi eleştirilere de yanıt veren Metin Feyzioğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim siyasi particilikle ilgimiz yok. Bizi bir siyasi partinin dümen suyuna girmekle suçlayan bazılarının başka siyasi partilerin her siyasi organizasyonuna koşarak gittiğini ve onlarla, o siyasi partilerin ilçe yöneticileriyle, il yöneticileriyle genel başkanlarıyla her fırsatta fotoğraflar koyup bunları paylaştığını, bundan da çeşitli siyasi primler yapmaya çalıştıklarını biliyoruz.
Biz ise Yargıtay'ın davetine gidiyoruz. Yargıtay başka yerde yapsaydı oraya giderdik. Davet sahibi Yargıtay, biz değiliz. Ama konuşma hakkımız tanındığı için konuşacağız, düşüncelerimizi söyleyeceğiz. Türkiye'nin bu çok kutuplaşmış ortamında birileri normalleşmeye katkıda bulunmak istiyor ve o birilerini siyasi gerginlikten, kavgadan beslenen birileri linç etmeye kalkışıyor. Ben avukatlarımızın, vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun desteğini aldığımızı çok iyi biliyorum. Ama bir algı operasyonu yürütülmek isteniyor. Buna en iyi cevabı da en sonunda Meclis'imiz yargı reformunun ilk paketini süratle kanunlaştırarak verecektir. Ekim ayında inşallah sonuç alacağız.”
'HERKESİ NE SÖYLEDİĞİMİZİ DİNLEMEYE DAVET EDİYORUM'
Feyzioğlu, “yargı bağımsızlığı konusunda endişesinin olup olmadığı” eleştirilerine ise şu yanıtı verdi:
“Ev sahibi biz değiliz. Tam aksine ben bu toplantıyı bu defa TBB'de yapalım diye de teklifte bulundum. İnşallah daha sonraki adli yıl açılışını TBB'de yaparız dedik. Yani bu defa Yargıtay'ın davetlisi olalım ondan sonra da bizim davetlimiz olun dedim. Çok daha fazla hizmet eder düşüncesindeyim. Savunmanın yani vatandaşların temsilcisi olan avukatların evinde bir adli yıl açılışı olsaydı çok anlamlı olurdu.
Ama OHAL sürecinden geçtik. Hala tam olarak normalleşemedik. Karşımızdaki soru şu: Normalleşmeye hizmet mi edelim yoksa gerginliği devam mı ettirelim?
Eğer konuşma imkanı bu sene de verilmesiydi kuşkusuz bundan önceki 4 yıl gibi biz de gitmeyecektik. Ama konuşma imkanı verildi. Ve ben bunca yıldır söylediğimiz ne ise yine söyleyeceğim. Türkiye'nin hukuk devletini inşa ederken hangi kurumları güçlendirmesi ve nasıl yapılandırması gerektiğini yine söyleyeceğim. Dolayısıyla ben herkesi ne söylediğimizi dinlemeye davet ediyorum.
Galiba bu kutuplaşma, insanları dinlemek yerine 120 karakterli Twitter mesajlarına, Instagram fotoğraflarına bir küçücük kareye bakıp tüm geçmişi, yapılanları kolayca unutacağı bir ortam hazırlıyor. Ama bu kutuplaşmanın inanın kimseye faydası yok.
Bizim düşüncelerimizi söyleyeceğimiz makam Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı, Yargıtay Başkanlığı, Danıştay Başkanlığı, milletvekilleri, kanun, kararname çıkarma gücüne sahip olanlar.
Yani Ankara Büyükşehir Belediyesinin belediye başkanının kanun çıkarma yetkisi olsa gidip ona anlatayım şöyle bir derdimiz var diye ama yok! Büyükşehirden istediğimiz bir husus olursa çözümüne ilişkin ona gideriz. Şu an vatandaşlarımızın ve avukatlarımızın sorunlarını çözecek olan makamlara gidiyoruz.”
'ELİMİZDEKİ SİSTEM BU'
TBB Başkanı Feyzioğlu ayrıca şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu'na gitmekte hiçbir beis görmeyenler, bunu Instagram'da Twitter'da ‘şöyle yaptık, böyle yaptık’ diye yayınlayanlar, Kurulun başkanının aslında Cumhurbaşkanı olduğunu, kendilerinin gittiklerinde Cumhurbaşkanı adına orada bulunan başkanvekiliyle görüştüklerini ve Cumhurbaşkanlığında görüştüklerini niyeyse unutuyorlar. Mecbursunuz görüşmeye. Elimizdeki anayasa bu. Elimizdeki sistem bu. Bu Anayasayı ben yapmadım bu sistemi de ben getirmedim. Ama bu sistemin içerisinde bir meslek örgütünün başkanı olarak temsil ettiği meslektaşlarına ve o meslektaşlarının hizmet ettiği vatandaşlara en iyi şekilde hizmet etmek için çırpınıyoruz.”
'NE YAPACAK SİZE Mİ GELİP AÇIKLAYACAK'
Yargı Reformu’nun Erdoğan tarafından açıklandığı toplantıyı hatırlatan Feyzioğlu sözlerini şöyle noktaladı:
“Çok değerli barolarımızın adli yıl açılışında mekan sebebiyle ‘oraya gitmeyelim’ deme hakları var. Ancak yine yargı reformu açıklanırken bazı barolarımız, meslektaşlarımız gitmedi. Onu da yargı bağımsızlığına aykırı buldular. Peki, kanun ve kararname meselesi olan yargı reformu strateji belgesini Yargıtay Başkanı açıklayabilir miydi?
Türkiye'de bu işten birinci derecede sorumlu olan Cumhurbaşkanı açıklıyor... Dediler ki 'niye orada açıklıyor?' Ne yapacak size mi gelip açıklayacak, sizin evinizde mi açıklayacak? Orada açıklıyor.
Demek istediğim şu ne yaparsak yapalım birileri eleştirecek. Ben sonuca odaklıyım. Yargı reformu inşallah çıkacak ve Türkiye için iyi olacak. Bu belgenin içinde düşünce özgürlüğünü güvence altına alacak çok önemli hükümler var. Düşünce özgürlüğüyle ilgili olan her suç tipinin Yargıtay tarafından incelenmesi geliyor. O kadar önemli ki bu.
Temmuz ayına kadar bu belge kanunlaşsın diye biz çırpınırken, küçük parmağını kıpırdatmayanlar dediler ki 'meclis kapanmadan bu iş neden çıkmadı?' Diyorum ki acaba çıksın mı istediniz yoksa oh iyi oldu iyi ki çıkmadı mı diyorsunuz. Ben burada Türkiye'nin, milletin ve 125 bin avukatın menfaati için uğraşıyorum. TBB bunun için çabalıyor. Başkalarının başka ajandaları olabilir. İyi niyetli olanlar büyük çoğunlukta. Ekim ayında reform belgesi çıktığında herkes istifade edecek.”
https://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/feyzioglununsarayagitmegerekcesierdogangelipsizin2h137701.html