Türkiye 14 Mayıs seçimlerine doğru giderken, Cumhur İttifakı’nin HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi ile yaptığı işbirliği dikkat çekti.
Özellikle HÜDA PAR’ın seçimlere AKP listelerinden gireceğini açıklaması kamuoyundan büyük tepki çekti.
Spektrum isimli mail bülteninde Bartu Özden’in yazısında, HÜDAPAR'ın geçmişi ve siyasi amaçları aktarıldı.
HÜDA PAR’ın Hizbullah ile olan ilişkisine dikkat çekilen yazıda, ‘domuz bağı’ cinayetlerinden bahsedilirken, partinin Hizbullah ilişkisi şöyle mercek altına alındı:
1990’larda Batman merkezli şekilde ortaya çıkan terör örgütü Hizbullah, adını işkenceli sorgularla, “domuz bağlı” cinayetlerle, mezar evleriyle duyurdu. Gazeteciler Hafız Akdemir, Yahya Orhan ve Çetin Ababay’dan İslamcı feminist yazar Konca Kuriş’e, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan’a kadar birçok kişi, Hizbullah tarafından vahşice öldürüldü.
Örgütün terör örgütü PKK ile de çatışması sebebiyle JİTEM tarafından kollandığı hep iddia edildi. JİTEM’in kurucularından Özel Harp Daire Başkanı Teoman Koman, 1990’lı yıllarda Hizbullah’ı “PKK’nın baskılarına karşı kendini koruyan, dini inançları kuvvetli vatandaşlar” olarak tanımlamıştı.
Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun Ocak 2000’de İstanbul’da öldürülmesi üzerine örgüt parçalandı. Daha sonraki süreçte ise yasal parti kurma kararı alındı ve HÜDA PAR kuruldu. 2018’de de 500 kadar Hizbullah üyesi, cezaevlerinden tahliye olmuştu.
AKP listelerinden TBMM’ye girmesi beklenen Genel Başkan Yapıcıoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti'ne göre Hizbullah bir terör örgütü olabilir ama bana göre bir terör örgütü değil." sözleriyle geçmişte gündem olmuştu.
“Belli bir tarihte Hizbullah diye illegal bir yapı vardı. Şu anda tabanda bu akıma karşı sempati besleyenler olabilir. Fakat şu an bizim nezdimizde yasal düzeyde faaliyet düzenleyen Mustazaflar vardır” açıklamasıyla tanınan Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, Yargıtay’ın 2012’de Hizbullah bağlantısı sebebiyle kapattığı MustazafDer’in genel başkanlığını yapıyordu.
Genel Başkanvekili Sağlam da Hizbullah üyesi olmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis yatmıştı.
Kelime anlamı olarak da hem Hizbullah, hem de HÜDA PAR, "Allah'ın partisi" anlamına geliyor.
HÜDA PAR’IN AKP LİSTELERİNDEN SEÇİME GİRMESİ
HÜDA PARAKP yakınlaşmasının ardından gözler MHP’ye çevrildi. Bahçeli, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Hür Dava Partisi’nin hiçbir terör örgütüyle bağ ve bağlantısı olmadığı açıklanmış ve muhataplarınca da ifade edilmiştir. Sık sık gündeme taşınan Hizbullah terör örgütünün ise nasıl ve ne zaman çökertildiği malumdur” ifadelerini kullanmıştı.
Erdoğan da, HÜDA PAR’ı ‘yerli ve milli’ olarak nitelediği konuşmasında şunlar söylemişti:
“HÜDA PAR’la ilgili uydurma yaklaşımlar var, çirkinlikler var. HÜDA PAR bunları kabul etmiyor, bizim terörle hiçbir ilgimiz olmaz diyor, tamamen yerli ve milli yapı.”
HÜDA PAR’IN EĞİTİM, DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ, KADIN HAKLARI KONULARINDAKİ GÖRÜŞLERİ
Düşünce özgürlüğü: “Alkolle mücadele”
HÜDA PAR, düşünce özgürlüğüne serbestlik isterken “insan aklını geçici bir süreyle de olsa dumura uğratan alkol ve ahlaksızlığı tabii bir şeymiş gibi gösteren yayın ve çalışmalar ile mücadele edilmesinin” düşünce özgürlüğü için önemli olduğunu savunuyor.
İnanç ve ibadet özgürlüğü: “Sapık inançlar dışında…”
HÜDA PAR, “İnsan fıtratına ve yaratılışa aykırı sapık inançlar dışında herkes kendi dininde ve dininin gerektirdiği ibadetleri yapmakta serbest olmalıdır.” diyor. Hangi inançları “sapık” bulduğunu ise belirtmiyor.
Eğitim hakkı: “Anadilde ve İslamî eğitim”
Anadilde eğitim hakkını savunan parti, “Çocukları bilmedikleri bir dilde eğitmek eğitimde fırsat eşitliğine de aykırıdır.” diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllar önce sarf ettiği “dindar ve kindar nesil yetiştirme” hedefine paralel şekilde HÜDA PAR da “İnancını rehber edinen, İslam’ı tam olarak özümseyip yaşama zevkini Allah sevgisiyle bütünleştiren nesle” ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Eğitim sisteminin “İslamî değerler ve Müslümanların kabul görmüş tarihi tecrübeleri doğrultusunda düzenlenmesi” gerektiğini savunan partinin programında “Fransız eğitim sisteminin kabul edildiği 1867’den bu yana eğitimde kaybedilen bütün İslamî değerler, eğitim sistemine yeniden kazandırılmalıdır.” değerlendi rmesinde bulunuyor.
Parti, “Bilimsel doğruların mutlak doğru olarak tanımlanmasını” “insanın kendi eserine tapması” olarak tanımlayan parti, bunu “kabul edilemez” buluyor. Kur’anı Kerim’in birinci sınıftan itibaren ders olarak okutulmasını, bu alanda çalışan “sivil kuruluşların” önündeki engellerin kaldırılasını, “camilerin eğitimdeki fonksiyonundan azami derecede istifa edilmesini” istiyor.
Medreselerin onarılmasını ve medresede geçirilen sürenin zorunlu eğitim süresinden sayılmasını talep eden HÜDA PAR, devrim kanunlarından olan 1924 tarihli Tevhidi Tedrisat’a aykırı şekilde “Zorunlu karma eğitimden vazgeçilmeli, isteyen aileler çocuklarını yüksek öğrenim dâhil eğitimin her kademesinde erkek veya kız okullarında okutabilmelidir.” ifadelerine programında yer veriyor.
Kürt sorunu: “Resmi dil Kürtçe”
Zorunlu askerlikten vazgeçilmesini talep eden HÜDA PAR, Cumhuriyet’in “laiklik ve Türklük” ilkeleri üzerine bina edildiğini, bunun da Müslümanlara ve Kürtlere eziyet çektirdiğini öne sürüyor. Devletin geçmişte Kürtlere yönelik asimilasyoncu politika izlediği, “yapılan zulüm ve vahşetin akıl almaz boyutlara ulaştığı” ifade ediliyor.
Normalleşme için devletin geçmişteki zulümler sebebiyle özür dilemesi ve tazminat ödemesi, vatandaşlığın Türklük ifadesiyle tanımlanmaması, Kürtlerin Türklerle birlikte ülkenin asli kurucu halkı olarak kabul edilmesi, Kürtçenin resmi dil ve eğitim dili olması, “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazılarının silinmesi, isimleri değiştirilen yerleşim yerlerine eski adlarının geri verilmesi, koruculuk sisteminin lağvedilmesi gibi politikalar izlenmesi gerektiği söyleniyor.
HÜDA PAR, “Ergenekon, JİTEM gibi yapılanmaların yaptığı hukuksuzlukların soruşturulmasını”, başta Şeyh Said, Kürt alimlerine “zulmedildiğinin” kabulünü, medreselerin “asli fonksiyonlarına” kavuşturulmasını, başka ülke vatandaşı Kürtlere Batı Trakya Türklerine uygulanan kolaylık ve ayrıcalığın sağlanmasını, siyasi af çıkarılmasını ve “katı merkeziyetçi yönetime son verilerek yerel yönetimlerin güçlendirilmesini, tüm yerel yöneticilerin halk tarafından seçilmesini” talep ediyor.
Mülkiyet ve miras hakkı: “İnanç değerlerine göre miras taksimi”
“Mirasın taksimi konusunda herkes aynı uygulamaya tabi tutulmamalı, her toplumun kendi inanç değerlerine, meşru örf ve adetlerine göre taksim yapabilmelerine imkân verecek şekilde düzenleme yapılmalıdır.” ifadelerine programında yer veren parti, belli ki kadınlara mirastan az pay verilen düzenlemelerin önünü açmak istiyor.
Kadın ve aile: “Kadının fıtratına uygun iş”
“Bazı ülkelerde vuku bulan eşcinsel sapık ilişkililerle aile kurulmaz. Buna aile denemez. Aile kurumunun kutsallığını ortadan kaldıran bu tür sapık ilişkiler toplum ve devlet tarafından meşru kabul edilemez.” sözleriyle programında LGBTİ+’lara karşı nefret suçu işleyen HÜDA PAR, “toplumun inancı ile esastan ilişkili ve dini bağlayıcılığı olan imam nikâhına resmi statü kazandırılmasını” talep ediyor.
Zinanın suç olması gerektiğini savunan parti, “cinsel sapıklıkların da suç kapsamına alınmasının toplumu ilgilendiren insan hakkı” olduğunu öne sürüyor.
Boşanma oranlarının arabuluculukla azaltılmasını öneren HÜDA PAR, toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı çıktığı programında “Kadınlarla ilgili düzenlemeler yapılırken inanç ve toplumsal değerler göz önünde tutulmalıdır. Kadının fıtratına uygun işlerde istihdamına dikkat edilmelidir.” cümlelerine yer veriyor. “Eğitim ve sağlık başta olmak üzere, kadınlara hizmet veren kurum ve kuruluşlarda sadece kadınlar istihdam edilmelidir.” düşüncesi savunuluyor.
Kaynak: Gerçek Gündem