Ülkü Ocakları eski Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da öldürüldüğü silahlı saldırı sonrası başlatılan soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlandı. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianamede 22 sanığa “Tasarlayarak öldürme” suçu yöneltildi.
Sanıklar arasında tetikçi Eray Özyağcı’nın yanı sıra Ülkü Ocakları’ndan ve MHP’den isimler de yer alıyor. Öte yandan cinayet büro komiseri M.E.A. da 22 sanık arasında yer alıyor.
T24 yazarı Mehmet Yılmaz, bugünkü köşe yazısında Sinan Ateş cinayeti sonrası hazırlanan iddianameyi yazdı. Ateş’in bir siyasi cinayet sonucu öldürüldüğünün altını çizen Yılmaz, tipik bir örgütlü suç olduğunun altını çizdi.
Mehmet Y. Yılmaz’ın “Cinayet emrini veren “gizli örgüt” nerede?” başlıklı yazısından ilgili bölüm şöyle:
“Bu cinayet, tipik bir örgütlü suç.
Cinayetin işlenmesine karar veren bir mekanizma var. Karar vericiler diyelim. Bu karar vericiler cinayet talimatını birilerine veriyor. Bu birileri bu talimatı yerine getirmek için görevlendirmeler yapıyor. Tetiği kim çekecek? Örgütün silahlı bir kanadı var demek bu.
Tetikçinin olay yerine getirilip, götürülmesi, saklanması gibi görevleri kimler yerine getirecek?
Bunlar aynı zamanda polis içinde de belli bağlantılara sahipler. Örgütün silahlı kanadının “resmi” bölümü de diyebiliriz. Bu polis memurları, kendilerine verilen kanun dışı talimatları yerine getirmekte tereddüt etmediklerine göre polis içinde daha yüksek mevkilerdeki birileri de işin içinde olmalı.
Cinayet işlendikten sonra suçun örtbas edilmesi için çabalayanlar da var. Aralarında bir eski milletvekilinin de olduğu bir başka grup. Onlar sanık bile değiller.
Ortada siyasi nedenlerle cinayet işleyen dört dörtlük bir örgüt var. Bildiğin terör örgütü!
Ve bunların işlediği suç “tasarlayarak adam öldürme” olarak tanımlanıyor, soruşturma bunun üzerinden yürüyor.
Cinayetin tasarlanmış olduğundan şüphe yok zaten de bu örgütün bağlantıları kim? Devlet içinde uzantıları var mı? Siyasi olarak neyi amaçlamışlar ki bu cinayeti tasarlamışlar?
Bu örgütün tüm yönetim şeması, üyeleri, karar vericileri vs. ortaya çıkarılmadan bu dava eksik olarak görülmüş olacak.
Çünkü bu iddianame bu soruların yanıtlarını aramıyor.
Tipik bir “Benden gitsin, başımı belaya sokmayayım” tavrı bu.
Oysa devlet içinde örgütlenmiş bir çetenin neler yapabileceğinin, başımıza ne çoraplar örebileceğinin çok açık bir örneğini yaşayalı daha sadece 7 yıl oldu.
Yöneticilerimiz, bu örgütün burada durabileceğinin garantisini mi aldılar ki başlarını ters tarafa çevirip, asıl örgütün ortaya çıkarılmasının peşine düşmüyorlar?
Cumhurbaşkanı’nın, İçişleri Bakanı’nın, Adalet Bakanı’nın içi rahat mı?”
Yeniçağ