23 Haziran seçimlerini Ekrem İmamoğlu'nun büyük bir farkla kazanmasının AKP'deki etkilerini köşesine taşıyan Cumhuriyet yazarı Tuncay Mollaveisoğlu, "Erdoğan, Ekrem İmamoğlu karşısında ikinci kez ve büyük farkla kaybetti. Üçüncü, dördüncü, beşinci seçimin sonucu da değişmezdi... Bundan sonra AKP girdiği tüm seçimlerden yenilgi ile çıkacaktır." diye yazdı.
Başkanlık sisteminin çöktüğünü de dile getiren Mollaveisoğlu, "Anayasal kurumların varlığı ve bağımsızlığı, Meclis denetimi; demokrasi ve hukuk devletinin sigortalarıdır... Bu sigortaları kapatan ve tüm gücü Saray’a bağlayan ucube sistem çöktü..." ifadelerini kullandı.
Tuncay Molaveisoğlu'nun "Yüksek voltaj, saray’ı nasıl karanlığa gömdü?" başlıklı yazısı şu şekilde:
Ekonominin dümenine damadı geçirmesinden belliydi.
“İşi ehline vermek” sözünün hem ahlaki hem de vicdani zeminde çöktüğü gündü.
O günlerde yazdım; Berat Albayrak’ın büyük yetkilerle donatılıp “ikinci adam” yapılması; ekonomik ve siyasi krizleri, Erdoğan’ın aile meselesi haline getirecektir diye...
Öyle de oldu... Seçmen ağır ekonomik krizin ve kötü yönetimin faturasını doğrudan AKP Genel Başkanı Erdoğan’a kesti...
Erdoğan, Ekrem İmamoğlu karşısında ikinci kez ve büyük farkla kaybetti.
Üçüncü, dördüncü, beşinci seçimin sonucu da değişmezdi...
Bundan sonra AKP girdiği tüm seçimlerden yenilgi ile çıkacaktır.
Erdoğan, büyük bir kabine ve teşkilat değişikliği ile seçmene “ders aldım” mesajı vermeye çalışacaktır.
***
Seçmen, “başkanlık sistemine” karşı olduğunu, demokrasi, hukuk ve özgürlüklerden yana tavır koyduğunu net bir şekilde ifade etti.
O akşam, “ucube başkanlık sistemi”; seçim tarihinin İstanbul’daki en yüksek oy oranı ile sandıklara gömüldü.
Erdoğan yine büyük yanıldı ve büyük kaybetti...
Muhalefeti referandumdan bu yana “terörle” teröristlerle işbirliği yapmakla suçlayan ve “beka” masalı anlatan Cumhur İttifakı’nın seçimin son günlerindeki “İmralı açılımı” içinde bulundukları açmazın yansımasıydı.
Başkanlık sisteminden, şaşkınlık sistemine geçilmişti.
***
Kibir, tepeden bakmak, “ben yaptım oldu” zihniyeti, şatafat, aşırılık, ego, güç zehirlenmesi... Memleketi tapulu mülkü gibi görenler aşırı voltajın yarattığı tehlikeyi görmezden geldi.
Yüksek voltaj; arada trafo ve sigorta sistemleri olmadan girdiği evin tüm cihazlarını yakar...
Anayasal kurumların varlığı ve bağımsızlığı, Meclis denetimi; demokrasi ve hukuk devletinin sigortalarıdır... Bu sigortaları kapatan ve tüm gücü Saray’a bağlayan ucube sistem çöktü...
Toplum gerilim istemiyor. Huzur istiyor... Sandıktan çıkan mesajı iktidarın doğru okumadığı anlaşılıyor.
Millet İttifakı’nın yönetimine geçen büyükşehirlerde, seçilmiş başkanları “topal ördek” durumuna getirmek için bir dizi karar hızla alınıyor.
Parti devletinin gücü, halkın iradesi ile seçilmiş başkanları sakatlamak, iş yaptırmamak için devreye sokuluyor.
Oysa seçimlerden yansıyan, aslında tam da bu fotoğrafa olan isyandı!
Saray yüksek gerilimin karanlığına gömüldü...
Karanlıktan çıkmak sigortaları yeniden açmakla mümkün...