Home
11 Mart 2018 ( 286 izlenme )
Reklamlar

Sahtekarlıkta dünya ikincisiyiz!

Yapılan araştırmaya göre Türkiye’nin sahtekarlıkta dünya ikincisi olduğu açıklandı.

Türkiye’de sahte ve taklit ürün pazarının büyüklüğü 20 milyar doları aştı. Türkiye dünyanın en büyük sahte üreticisi Çin’in ardından ikinci sırada bulunuyor.

Dünya çapında sahte, taklit ve kaçak mal ticareti yılda ortalama yüzde 16 oranında artıyor. Sadece gümrüklerden elde edilen verilere göre bu yasadışı faaliyetin boyutu 461 milyar dolara ulaşmış durumda.

Ülke içinde üretilen ve tüketilen sahte, taklit ve kaçak mallar ile internet üzerinden dağıtılan korsan dijital ürünler de dahil edildiğinde, sahte, taklit ve kaçak ticaretinin dünya ölçeğinde hacminin 1.8 trilyon dolara çıkmış olabileceği tahmin ediliyor. Sadece gümrüklerden elde edilen verilere göre bu yasa dışı faaliyetin boyutu 461 milyar doları aşıyor. Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’ın haberine göre; Türkiye’de ise bu illegal ticaretin büyüklüğü 20 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Bu da kamunun yaklaşık 7.2 milyar dolar vergi kaybını ifade ediyor. Türkiye, gümrüklerde dört veya daha fazla sektörde sahtecilik tespit edildiği en fazla raporlanan 10 ülke arasında ön sıralarda yer alıyor. OECD’nin Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi EUIPO ile hazırladığı rapora göre, Türkiye dünyanın en büyük sahte üreticisi Çin’in ardından ikinci sırada bulunuyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin 2013’te yaklaşık 1.5 milyar dolar civarında sahte veya taklit ürün ihracatı yaptığı tahmin ediliyor.

BİLEREK ALIYORUZ

Ekonomi Bakanlığı’nın yayımladığı yatırımteşvik istatistiklerine göre, 2012’de Türkiye’de bir birim istihdam yaratmanın ortalama maliyeti (Enerji hariç) yaklaşık 150 bin dolar civarında. Buna göre, sahte veya taklit piyasasının mevcut büyüklüğüyle yaklaşık 90 bin istihdam yaratmak mümkün. Sahte ve taklitten dolayı G20 ülkelerinin hükümetlerinin ve vatandaşlarının her yıl uğradıkları zarar 125 milyar Avro’yu, istihdam kaybı ise 2.5 milyonu buluyor. Marka Koruma Grubu (MKG) “21. Yüzyılın Sorunu: Kaçak, Taklit ve Sahte Ürünlerin Ticareti” raporuna göre Türkiye’de tüketicilerin yüzde 58’i, ürünleri taklit/sahte olduğunu bilerek alıyor. Bu oran Batı Avrupa’da yüzde 28 civarında.

FUARLARDA SATILIYOR

Taklit ve sahte ürünlerin en fazla satıldığı yer ise açık pazarlar. Uluslararası fuarlarda taklit ve sahte ürünlerin rahatlıkla satılabildikleri yerler arasında. Tescilli Markalar Derneği’nin (TMD) Başkanı Hülya Aslantaş’a göre, Türkiye’de taklit üretimin en fazla olduğu sektörler tekstil, parfüm, ayakkabı ve kozmetik. Taklit ve sahte ürünler başta Antalya olmak üzere Akdeniz’deki turizm bölgeleri ve Trabzon, Edirne gibi iller de yaygın olarak satılıyor, sağlığı tehdit ediyor.

İTHALAT TEHDİT DEĞİL

Son yıllarda bazı ithal ürünlere vergi konulmasını eleştiren TMD Başkanı Hülya Aslantaş, yabancı markalar ile ithal ürünlerin yerli üretime doğrudan bir tehdit olmadığını vurguladı. Aslantaş, “Aksine yabancı markalarla, rekabetçi ortamın geliştiği ve yerli markalarımızın da kendilerini sürekli geliştirdiklerini görüyoruz. Özellikle İstanbul’un yakaladığı, bölgenin ‘Alışveriş Destinasyonu’ olma hedefi bu açıdan da değerlendirilmeli. Birbirinden keyifli, zengin yerli ve yabancı marka miksi ile ön plana çıkan AVM’lerimiz, alışveriş amacıyla gelen yabancı ziyaretçilerin artmasında önemli etken oldu. İçinden geçtiğimiz bu zor dönemde, daha geniş açıdan bakabilmeli ve yabancı markaların konumunu doğru değerlendirmeliyiz” diye konuştu.

TOPYEKUN MÜCADELE ŞART

Taklit ve sahte ürünlere karşı, topyekûn bir bilinçlenme ve mücadele gerektiğine işaret eden Hülya Aslantaş’ın değerlendirmelerinin satır başları şöyle:

Taklit ve sahtecilik konusunda vatandaşın bilgilendirilmesi ve kamuoyu oluşması şart. Kullanılan malzemelerin sağlığa olabilecek zararlarından, haksız rekabet ve vergi kaybına kadar tüm olumsuzlukların iyi anlatılması, halkın bilinçlendirilmesi gerekiyor. Taklitle mücadele konusunda, baskınların belirli dönemlerde değil sürekli olarak yapılması ve ilgili kurumlar arasında koordinasyon kurulması gerekiyor.

Vatandaş her şeyden önce ürünü satın aldığı mecraya çok dikkat etmeli. Eğer ürün sahteyse, şikâyet için tüketici hakem heyetleri veya savcılıklara müracaat edebilir.

Türkiye’de maalesef bir kısım tüketici, alternatif kanallar veya pazarlardanı taklit ürünü bilerek satın alıyor. Genelde ucuz fiyat ve kolay bulunabilir olması yaygınlığı beraberinde getiriyor.

Sahte ve taklit ürünlerdeki artışın başlıca sebepleri arasında özgürleşen ticaret, lojistik ağlarının çok gelişmiş hale gelmesi ve bilgi paylaşımının veri ağları ve internet sayesinde hızlanması sayılabilir. Üç boyutlu baskı teknolojisinin gelişmesi de sahte ve taklit piyasasını daha da büyütecek bir tehdit olarak görülüyor. Eticaretin yaygınlaşması ile sahte ürünlerin pazarlanması çok daha yaygınlaştı maalesef. Tüketicinin mutlaka dikkatli olması ve bilinen siteler veya markanın kendi sitesi dışında sitelerden alışveriş yapmaması gerekir.

https://www.siyasetcafe.com/sahtekarliktadunyaikincisiyiz32284h.htm

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

7.7’lik depremde Malatya’da rezidans çöktü, çok sayıda kişi enkaz altında Delil: Yıldızlı bere Karar: 9 yıl 9 ay hapis Fatih Altaylı kaç milyon Suriyeliye vatandaşlık verileceğini açıkladı Yandaş Ahmet Hakan’ın müthiş analizi: Ne dese tersi gerçekleşti!