Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Fehmi Koru hakkında suç duyurusunda bulundu.
1725 Aralık sürecinde FETÖ lideri Fethullah Gülen’den getirdiği mektupla ilgili açıklama yapan Koru,“Zaman gazetesinin yayın yönetmenliğini ve Ankara temsilciliğini yaptım. İster istemez cemaatle ahbaplığım var” demişti. Koru, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kendisini Pensilvanya’ya gitmesi için “çağırıp ikna ettiğini” söylemişti. Koru, “Muhtemelen başka isimler de telaffuz edilmiştir aracılık için. Beni daha uygun gördüğü için benden böyle bir ricada bulundu” demişti.
HKP avukatları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Fehmi Koru hakkında, “Suç işlemek için Örgüt Kurmak”, “Zimmet”, “İrtikâp”, “Görevi Kötüye Kullanma” ve “Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi” suçlarını işlediğini belirterek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusuna ilişkin HKP Genel Sekreter Yardımcısı Av. Tacettin Çolak açıklama yaptı. Çolak şu ifadelere yer verdi:
"Halkın Kurtuluş Partisi, 1725 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarının peşini bırakmıyor. Bu operasyonlara ilişkin soruşturmalar savcıların görevlerini kötüye kullanarak kapatılmak isteniyor. O operasyonlardaki gerçek failler aklanmak isteniyor. Ancak aradan günler geçtikçe yeni yeni itiraflar geliyor. Erdoğan Bayraktar’ın itirafları ve son olarak da Fehmi Koru’nun itirafları. Fehmi Koru bildiğimiz gibi FethullahçıTerör Örgütü’nün has adamlarındadır.
Kendisi o süreçte zamanın Başbakanı Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından görevlendirildiğini,Pensilvanya’ya gidip Fethullah Gülen’le görüştüğünü, ondan bir mektubu da bu kişilere getirdiğini söylemiştir. Bu açıkça 15 Temmuz sonrası Silahlı Terör Örgütü ilan edilen Terör Örgütü’nün lideriyle ilişki kurmaktır. O mektubun içeriğinde ne vardır? Fehmi Koru ikna edilirken hangi saiklerle ikna edilmiştir? Bütün bunlar Fehmi Koru’nun da şüpheli olduğu soruşturma dosyasında vereceği ifadelerle ortaya çıkacaktır.
Aslında Abdullah Gül’ün doktoru Sedat Caner de geçmişte itiraflarda bulunmuştu. Yine parababası Fethullahçı Akın İpek ile birlikte Abdullah Gül’le tatile çıktıklarını kendisinin kullandığı Bylocklu telefonunun da Cumhurbaşkanlığı tarafından verildiğini söylemişti. Dolayısıyla Tayyip Erdoğan’ında, Abdullah Gül’ünde bu Fethullahçı Terör Örgütüyle hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte üst düzeyde ilişkiler kurdukları sabittir. Bu suçların ortaya çıkartılması gerekir. Çünkü toplumun her kesiminden terör örgütüne üye diye, ilişki kurdu diye cezalandırmalar söz konusu iken, siyasette her nedense bir türlü FETÖ’cü sorumlular, ilişkiler açığa çıkartılmamaktadır. Oysa gerçek anlamda yapılacak bir soruşturmada devletin en tepesindeki koltukları işgal eden bu kişilerin, bu terör örgütüyle ilişkide olduğu görülecektir.
Halkın Kurtuluş Partisi bu suçların soruşturulması bakımından bugün itibariyle İstanbul Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuştur. Süreci takip etmeye devam edecektir."