TBMM Genel Kurulu’nda dün görüşmelerine devam edilen Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine konuşan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan arasındaki gerilime dikkat çekti.
Murat Bakan, bir polis memurunun, Süleyman Soylu’nun bir yakınının Baltalimanı Polisevi’nde bir yılı aşkın süredir kaldığına ilişkin eleştirel bir sosyal medya paylaşımı yaptığı için gözaltında tutulduktan sonra açığa alındığını öne sürdü. Söz konusu polise Emniyet Genel Müdürü Mustafa Çalışkan aleyhine ifade vermesi için baskı yapıldığını iddia eden Bakan, şunları söyledi:
"Bundan bir ay önce bir polis memuru, meslektaşları tarafından akşam üzeri saat 7 civarında gözaltına alındı. Bu polis memurunun gözaltına alınmasının sebebi, terör değil, hırsızlık değil, uyuşturucu değil, başka bir şey değil. Bu polis memurunun gözaltına alınmasının sebebi, attığı bir ‘tweet’. Bir tweet atıyor ve o tweet de eleştirel bir tweet. O tweetten dolayı gözaltına alınıyor. Ama çok ilginç bir şey var o tweette. Ben, hiçbir siyasinin yakınıyla ilgili, ailesiyle ilgili bir şey söylemek istemem ama İçişleri Bakanı’nın bir yakınının Baltalimanı Polisevi’nde bir yılı aşkın süredir neden kaldığını; bir şehit çocuğu kalamazken, bir polis çocuğu kalamazken niye Süleyman Soylu’nun yakının 1,5 yıla yakın bir süre orada kaldığını soran bir tweet atıyor. Apar topar alıyorlar gözaltına."
Polis memuruna sorgusunda baskı yapıldığı iddialarını da gündeme getiren Bakan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Amirler, müdürler geliyor sorgusuna; orada ısrarla sordukları bir şey var. Polis memuruna şunu soruyorlar; ‘Sen daha önce İstanbul’da bir emniyet müdürünün yanında çalıştın, bu işle onun ilgisi var mı?’ Kimden bahsediyorum? Halihazırda Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olan Mustafa Çalışkan’dan bahsediyorum. Polisi baskı altına alıyorlar, onun aleyhine ifade versin diye. ‘Nasıl bir irtibatın var? Ne iş yaptın?’ Mustafa Çalışkan’ın ismini söylüyorlar. Yani bir Emniyet teşkilatı düşünün; İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü, teşkilatın tamamı, bir polis memurunu, şu an halihazırda görev alan ve FETÖ hani darbesine karşı Boğaz Köprüsü önünde direnen bir polis memurunu, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı’nı töhmet altında bırakmaya çalışıyor. Böyle bir şey olabilir mi ya? Bir devletin içinde, mevcut Genel Müdür Yardımcısı’nın ismini almak için o Emniyet teşkilatı çaba sarf eder mi? O polis memuru kardeşimiz, sıradan bir polis değil; lisans yapmış, yüksek lisans yapmış, doktora yapmış. O polis memuruna senelerdir bir kulübede nöbet tutturuyorlar, öyle de bir şey var. Ben, ismini vermek istemiyorum, ailesi bilmesin diye. Benim tanıdığım bir polis kardeşim; temayüz etmiş, akıllı, birikimli bir polis. O polisten isim almaya çalışıyorlar, o da diyor ki ‘Mustafa Çalışkan Müdür’ümün bu konuyla hiçbir alakası yok, ben bu tweeti kendim attım, inandığım için attım’. Yedi gün tutuklu kalıyor bu mevzudan dolayı, sadece ifadesini alıp bırakılacak mevzudan dolayı. 30 saat aç susuz bırakıyorlar, o polis memurunu açığa alıyorlar. Böyle bir teşkilattan bahsediyoruz.”
“Emniyet Genel Müdür Yardımcısı’nın hakkını savunmak da bize düştü” diyen Murat Bakan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Emniyet teşkilatının en büyük sorunu, Süleyman Soylu sorunudur. Emniyet teşkilatını ikiye böldü, eski polisyeni polis diye. Emniyet teşkilatında atamalar, terfiler, tayinler tamamen hatırla gönülle oluyor. Liyakate göre bir atama, tayin, terfi yok. Sayın Genel Başkan’ımızın koruma müdürünün birinci sınıf emniyet müdürü olması lazım, emniyet müdürü olmadı, önceki de olmamıştı. Tamamen Soylu’nun keyfine göre... Bu az önce söylediğim Mustafa Çalışkan, geçen yıl emniyet müdürleri atamasında şerh koymuş bir müdür; onu da söyleyeyim. Siyasal olarak benimle aynı düşüncede olmayabilir, bilmiyorum düşüncesini. Ben şuna bakarım; görevini yaparken kamu hizmeti ‘Ben devletin polisiyim’ diye mi yapıyor; adil, eşit mi davranıyor yoksa keyfi mi davranıyor, birilerinin adamı mı oluyor; ben buna bakarım. Dolayısıyla şu anki Emniyet Genel Müdür Yardımcısı’nın hakkını savunmak da bize düştü. Sadece Emniyet’in sorunu değildir Süleyman Soylu. Süleyman Soylu, Türkiye’nin ulusal güvenlik sorunudur, Türkiye’nin.”
Kaynak: ANKA