Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) eylül ayı enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre eylül ayında Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yüzde 2,97 artarken, yıllık enflasyon yüzde 49,38'e geriledi.
Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu'na (ENAG) göre ise eylül ayında ETÜFE'nin yüzde 5,34 artarken, son 12 aylık artış ise yüzde 88,63 oldu.
TÜİK verileri, yıllık enflasyon, üç yıl sonra ilk kez Merkez Bankası'nın Eylül ayında yüzde 50'de sabit tuttuğu politika faizinin altına indiğini gösterdi.

İktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, “Kendime Yazılar” adlı bloğunda kaleme aldığı "Enflasyon Düşerken Neler Oluyor?" başlıklı yazısında enflasyon verilerine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Eğilmez, enflasyon düşmeye devam ettiği takdirde "enflasyonu ne pahasına olursa olsun düşürelim" diyenlerle "büyümeden vazgeçersek vatandaş desteğini kaybederiz" diyenler arasındaki çatışmanın büyüyeceğini belirtti.
İşte Eğilmez'in dikat çeken o yazısı:
"Enflasyon Düşerken Neler Oluyor?
"Bu sorunun kestirme yanıtı şudur: Enflasyon yükselirken neler olduysa onların tersi oluyor.
O halde enflasyon yükselirken neler olmuştu sorusunun yanıtıyla başlayalım. Enflasyon yükselirken faizi yükselteceğimize düşürmüştük. Bunun sonucu olarak insanlar tasarruf edip faiz geliriyle enflasyonu göğüsleyemeyeceklerini görünce dolar, altın ve mal almaya başlamışlardı. Mal alımı gayrimenkulden, otomobile, dayanıklı tüketim mallarından (buzdolabı, çamaşır makinesi vb.) dayanıksız tüketim mallarına (deterjan, şampuan, bulgur, nohut vb.) kadar uzanan geniş bir yelpazeye yayılıyordu. İnsanlar imkânları çerçevesinde tüketim taleplerini öne çekerek (öne çekilmiş talep) harcamalarını artırmışlar ve bu talep artışı da enflasyona yol açmıştı. İşte şimdi bunların tersi oluyor.
Şimdi faiz gerçi hane halklarının olduğunu düşündüğü yüzde 90 oranındaki enflasyonu karşılayacak kadar yüksek değil ama döviz kuru pek oynamıyor. Öyle olunca Türk Lirası faizi döviz faizi haline geliyor ve insanlar tüketim taleplerini kısarak bu durumdan yararlanmak için tasarruflarını harcamayıp mevduata ya da tahvile yatırıyor. Bunun sonucu olarak tüketim talebi düşüyor. Tüketim talebi düşünce üretilen ve satışa sunulan mallar eskisi gibi satılamıyor ve üretim düşüyor. Üretim düşünce de ekonominin büyümesi düşüyor. Bu düşüşler talep kökenli enflasyonu düşürüyor. Kurun fazla oynamaması da maliyet kökenli enflasyon üzerinde ciddi baskı yaratıyor. Zaten baz etkisiyle düşüşe geçmiş olan enflasyon bu etkilerle biraz daha düşüyor.
Talepte ortaya çıkan bu ciddi gerileme üretimin düşmesine neden olurken bir yandan da üretimde kullanılan ithal girdilerin ithalatının düşmesine yol açıyor. Böylece cari açık düşüyor. Yılın başında yüzde 4 açık vereceği düşünülen cari dengenin artık yüzde 1,5 dolayında açık vermesi bekleniyor.
Enflasyondaki düşüşün özellikle KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin tahsilatında da düşüşe yol açması bekleniyor. Yukarıda değindiğimiz gibi eğer tüketim harcamaları ve ithalat düşüyorsa bunlar üzerinden alınan dolaylı vergilerin tahsilatı da düşecek demektir. Bunun sonucunda bütçe dengesi için revize edilerek açıklanan 2,2 trilyon liralık açık, eğer yeni vergiler açıklanmazsa, yakalanması zor bir hedefe dönüşecek demektir.
Enflasyon yükselirken üretim artışının da desteğiyle canlı görünen piyasa şimdi enflasyon düşerken ona paralel olarak gerileyen üretimle birlikte ivme kaybediyor. Bu gidiş devam edeceğine göre bir süre sonra “enflasyonu ne pahasına olursa olsun düşürelim” diyenlerle “büyümeden vazgeçersek vatandaş desteğini kaybederiz” diyenler arasındaki çatışma da büyüyecek demektir. Bu gibi durumlarda hep arabulucular, denge sağlayıcılar çıkar ortaya. Onlar da “önce biraz enflasyonu düşürelim sonra büyümeye döneriz” derler. Bunlar arasında hangi grup etkili olur diye sorarsanız duruma göre değişir derim. Eğer seçime zaman varsa başlarda “enflasyonu ne pahasına olursa olsun düşürelim diyenler” zaman ilerledikçe “enflasyonu yeterince düşürdük büyümeye dönelim” diyenler etkili olur. Seçime yaklaşıldıkça “büyümeden vazgeçersek vatandaş desteğini kaybederiz” diyenler etkili olur.
Bugünkü durumda “enflasyonu ne pahasına olursa olsun düşürelim diyenler” en azından yılsonuna kadar etkili olacak gibi duruyor.
Bunları nereden biliyorsun diye sorarsanız kamu kesiminde geçen 25 yılımda hep bunları yaşadım diye yanıtlarım."
Kaynak:halktv.com.tr
Mansur Yavaş AKP'li meclis üyesini fena bozdu! 'Ağzımı mı tıkayacaksın? Benim nasıl yöneteceğime sen karışamazsın!'64 izlenme
Gaffar Okkan cinayetinin talimatını veren isim HÜDA PAR'ın arka bahçesinden çıktı30 izlenme
Eski RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Türk Telekom'un yeni genel müdürü oldu7 izlenme
‘Asılsız’ denilen mesajı yazan da paylaşan da hapisle yargılanacak!33 izlenme
İsmail Saymaz, AKP iktidarının salgın dönemindeki rezilliklerini bir bir sıraladı !396 izlenme
TTB: Sağlık emekçileri zorla ücretsiz izne çıkartılıyor65 izlenme
Ayhan Bora Kaplan’la anılıyor: Yargıtay Üyesinden ikinci açıklama "Suç duyurusunda bulunacağım"34 izlenme
Yeni Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un kefil olduğu kaymakam FETÖ’cü çıktı!81 izlenme
Kurtuluş Savaşı’nın efsane gemisine madalya veriliyor!
Atatürk'e hakaretleriyle gündeme gelmişti, AKP'nin Ardahan Milletvekili Orhan Atalay Ardahan'ı parsellemiş!
Asgari Ücret Bombası! Hükümetin Planı Ortaya Çıktı: Artık Zam Böyle Yapılacak
Rusya 'ABD ve Avrupa'dan Ukrayna'ya gönderilen silahlar "Kalibre" füzeleri ile vuruldu!'